Nazim Hikmet
Nâzım Hikmet Ran
Eserleri birçok ödül almıştır. Ancak Türkiye'deki yaşamının çoğunu hapiste geçirmiş daha sonra Moskova'ya gitmiş ve Türk vatandaşlığından çıkarılmıştır.
1938'de şairin cezaevine girmesiyle yasaklanıp ortadan kaldırılmış olan Nâzım Hikmet şiiri, Türkiye'de ancak ölümünden iki yıl sonra 1965'te yeniden yayına açılmıştır.
Ayrıca günümüzde yazmış olduğu film senaryoları ortaya çıkmıştır.
Üslubu ve başarıları
İlk şiirlerini hece vezni yazmaya başlamasına rağmen içerik bakımından diğer hececilerden uzaktı. Şiirsel gelişimi arttıkça hece vezni ile yetinmemeye ve şiiri için yeni formlar aramaya başladı. Sovyetler Birliğinde yaşadığı ilk yıllar olan 1922-1925 arası bu arama tepe noktasına ulaştı. O dönemdeki birçok şairden farklıydı.
Hece vezninden ayrılarak Türkçenin vokal özellikleri ile harmoni oluşturan serbest vezini benimsedi. Mayakovski ve gelecekçilik taraftarı genç Sovyet şairlerinden esinlendi. Şiirlerinden bir çoğu müzisyen Zülfü Livaneli tarafından bestelendi. Ünol Büyükgönenç tarafından özgün bir şekilde yorumlanmış olan küçük bir kısmı ise 1979'da "Güzel Günler Göreceğiz" ismiyle kaset olarak çıktı. Birkaç şiiri ise Yunanlı besteci Manos Loïzos tarafından bestelendi. Ayrıca bazı şiirleri Yeni Türkü'nün eski üyesi Selim Atakan ve Cem Karaca tarafından bestelenmiştir.
Ailesi
Babası, Matbuat Umum müdürlüğü ve Hamburg konsolosluğu yapmış olan Hikmet Bey, annesi Ayşe Celile Hanım'dır.
Çok güzel ve alımlı bir kadın olan Celile Hanım, bir dilci, eğitimci olan Enver Paşa'nın (Mustafa Celalettin Paşa'nın oğlu) kızıdır. Evinde piyano çalan, ressam denilebilecek ölçüde iyi resim yapan, Fransızca bilen bir kadındır. Annesinin baba tarafından dedesi, Polonya'dan 1848 Ayaklanmaları sırasında Osmanlı İmparatorluğu'na göç eden Polonezlerden Konstantin Borzecki'dir. Bu göçün ardından Osmanlı vatandaşı olunca Mustafa Celaleddin Paşa adını almış ve Osmanlı Ordusu'nda subay olarak görev yapmıştır. Türk tarihinde önemli bir eser olan "Les Turcs anciens et moderns" (Eski ve yeni Türkler) kitabını yazmıştır. Nâzım Hikmet anneannesi tarafından da kuzey kafkasya çerkezlerindendir.
Babası Hikmet Bey, Selanik'te, Hariciye'de (Dışişleri) çalışan bir memurdur. Diyarbakır, Halep, Konya, Sivas valilikleri yapmış olan Nazım Paşa'nın oğludur. Mevlevi tarikatından olan Nazım Paşa aynı zamanda bir özgürlükçüdür. Kendisi Selanik'in son valisidir. Hikmet Bey henüz Nâzım'ın çocukluğunda memuriyetten ayrılır ve ailece Halep'e, Nâzım'ın dedesinin yanına giderler. Orada yeni bir iş, hayat kurmaya çalışırlar. Başarısız olunca İstanbul'a gelirler. Hikmet Bey'in İstanbul'daki iş kurma denemeleri de nihayetinde iflâsla neticelenir ve hiç hoşlanmadığı memuriyet hayatına geri döner. Fransızca bildiği için yeniden Hariciye'ye (Dışişleri) atanır.
Hayatı
Selanik'te doğdu. Aslen 20 Kasım 1901 olan doğum tarihi ailesi tarafından sene kaybetmemesi için 15 Ocak 1902 olarak kaydettirildi.
İlk şiiri ‘Feryad-ı Vatan’'ı 1913'te yazar. Aynı yıl Galatasaray Sultanisi'nde ortaokula başlar. 1917'de Heybeliada Bahriye Mektebi'ne girer. Daha sonra Kurtuluş Savaşı için Anadolu'ya geçer. Fakat sağlık nedenleri ile bahriyeden ayrılmak zorunda kalır. Bu sırada Hamidye Kruvazörü'nde güverte subayıdır.
Bolu'ya öğretmen olarak atanır. Daha sonra Batum üzerinden Moskova'ya giderek Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi’nde siyasal bilimler ve iktisat okur. 1921'de gittiği Moskova’da devrimin ilk yıllarına tanık olur ve komünizm ile tanışır. 1924'te Moskova’da yayınlanan ilk şiir kitabı ’28 Kanunisani’ sahnelenir. O yıl Türkiye’ye dönerek Aydınlık Dergisi’nde çalışmaya başlar. Dergide yayınlanan şiir ve yazılarından dolayı on beş yıl hapsi istenince yeniden Sovyetler Birliği’ne gider. 1928’de af kanunundan yararlanır ve Türkiye'ye geri döner. Bu kez Resimli Ay dergisinde çalışmaya başlar. 1938’de yirmi sekiz yıl hapis cezasına çarptırılır. 12 sene süren tutukluluktan sonra askere alınacağı ve öldürüleceği endişesiyle Sovyetler Birliğine gitmek zorunda kalır. 25 Temmuz 1951 tarihinde Bakanlar Kurulunca ülke vatandaşlığından çıkarılır ve Nâzım Hikmet, mecburen büyük dedesi Mahmut Celaleddin Paşa (Konstantin Borzecki)'nın memleketi olan Polonya vatandaşlığına geçer ve Borzecki soyadını alır. Moskova'da 3 Haziran 1963 tarihinde kalp krizinden ölür.
Açılan davalar ve sürgün edilmesi
1925 yılından başlamak üzere şiirleri ve yazıları yüzünden birçok kere yargılandı. 1938 yılında orduyu ayaklanmaya kışkırtmaya çalıştığı gerekçesiyle 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. İstanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa cezaevlerinde 12 yılı aşkın kaldı. Bursa cezaevinde kaldığı yılları anlatan Mavi Gözlü Dev adlı film 2007 yılında vizyona girmiştir. 1950 yılında bir af yasasıyla salıverildi. Ancak sürekli izlendiği ve çürüğe ayrıldığı halde 48 yaşında yeniden askerlik yapmaya çağrılması ve öldürüleceği yolundaki duyumlar üzerine yurtdışına kaçtı. 25 Temmuz 1951 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından Türk vatandaşlığından çıkarılmasına karar verildi. Sovyetler Birliği'nde Moskova yakınlarındaki yazarlar köyünde ve daha sonra da, eşi Vera Tulyakova (Hikmet)ile Moskova'da yaşadı. Memleket dışında geçirdiği yıllarda Bulgaristan, Macaristan, Fransa (Paris), Havana, Mısır gibi dünya memleketlerini dolaştı, buralarda konferanslar düzenledi, savaş ve emperyalizm karşıtı eylemlere katıldı, radyo programları yaptı. Budapeşte Radyosu ve Bizim Radyo bunlardan bazılarıdır. Bu konuşmaların bir kısmı bugüne ulaşmıştır.
Davaları
-
1925 Ankara İstiklal Mahkemesi Davası
-
1927-1928 İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası
-
1928 Rize Ağır Ceza Mahkemesi Davası
-
1928 Ankara Ağır Ceza Mahkemesi Davası
-
1931 İstanbul İkinci Asliye Ceza Mahkemesi Davası
-
1933 İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası
-
1933 İstanbul Üçüncü Asliye Ceza Mahkemesi Davası
-
1933-1934 Bursa Ağır Ceza Mahkemesi Davası
-
1936-1937 İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Davası
-
1938 Harp Okulu Komutanlığı Askeri Mahkemesi Davası
-
1938 Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi Davası
Ölümü ve sonrası
3 Haziran 1963 sabahı saat 06:30'da gazetesini almak üzere 2. kattaki dairesinden apartman kapısına yürümüş ve tam gazetesine uzanırken geçirdiği kalp krizi sonucunda yaşama veda etmiştir. Ölümü üzerine Sovyet Yazarlar Birliği salonunda yapılan törene yerli yabancı yüzlerce sanatçı iştirak etmiş ve tören siyah beyaz olarak kaydedilmiştir. Ünlü Novo-Deviçye Mezarlığı'nda (Новодевичье кладбище) gömülüdür. Mezar taşı siyah bir granitten olup meşhur şiirlerinden biri olan rüzgâra karşı yürüyen adam figürü taş üzerinde ebedileştirilmiştir.
2006 yılında Bakanlar Kurulunun Türk vatandaşlığından çıkarılmalar ile ilgili yeni bir düzenleme yapması durumu belirdi. Yıllardır tartışılmakta olan Nâzım Hikmet'in Türk vatandaşlığına yeniden kabul edilmesi yolu açılmış gibi gözükmesine rağmen Bakanlar Kurulu bu maddenin sadece yaşamakta olanlar için düzenlendiğini ve Nâzım Hikmet'i kapsamadığını öne sürerek bu öneriyi reddetti.
Şair Nâzım Hikmet'in 2008 yılının ilk günlerinde, eşi Piraye'nin torunu Kerem Bengü tarafından, Piraye'nin evrakları arasında, “Dört Güvercin” adında bir şiiri ve 3 adet tamamlanmamış roman taslağı bulundu.
Yeniden vatandaşlığa alınması
2009 yılının 5 Ocak Günü AKP hükümetince "Nazım Hikmet'in Türk vatandaşlığından çıkartılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararının yürürlükte kaldırılmasına ilişkin önerge" Bakanlar Kurulu'nda imzaya açıldı.
Nazım'a yeniden Türk vatandaşlığının iade edilmesine ilişkin bir kararname hazırladıklarını ve bu teklifin imzaya açıldığını ifade eden Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek yaptığı açıklamada, 1951 yılında vatandaşlıktan çıkartılan Nazım Hikmet'in yeniden Türk vatandaşı olmasına ilişkin önerinin Bakanlar Kurulu'nca oylanarak kabul edildiğini söyledi.
Bakanlar Kurulu'nun 05.01.2009 tarihinde aldığı bu karar, 10.01.2009 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlandı ve Nazım Hikmet, 58 yıl sonra yeniden Türk vatandaşı oldu.
Nazım Hikmetin vatandaşlığa alındığı günün ertesinde ise hiç bir köşe yazına konu edilmedi.
Bazı eserleri
-
Memleketimden İnsan Manzaraları
-
Kafatası
-
Unutulan Adam
-
Taranta Babu'ya Mektuplar
-
Ferhad ile Şirin
-
Kurtuluş Savaşı Destanı
-
Kız Çocuğu
-
Tahir ile Zühre
-
Şeyh Bedrettin Destanı
-
Sevdalı Bulut, (Tiyatro oyunu)
Senaryosunu yazdığı Filmler
-
Hanen Barışla Dolsun
-
Sevdalı Bulut(Rusya'da kukla filmi olarak gösterilmiştir.)
Hakkında Yapılan filmler
-
Mavi Gözlü Dev
-
((Bilinmeyen Yönleriyle Galina'nın Nazım'ı-Dursun Özden))
Şiir kitapları
-
835 Satır, (1929)
-
Jokond ile Si-Ya-u, (1929)
-
Varan 3, (1930)
-
1 + 1 = 1, (1930)
-
Sesini Kaybeden Şehir, (1931)
-
Benerci Kendini Niçin Öldürdü, (1931)
-
Gece Gelen Telgraf, (1932)
-
Taranta Babu'ya Mektuplar, (1935)
-
Portreler, (1935)
-
Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedreddin Destanı (1936)
-
Saat 21-22 Şiirleri, (1965)
-
Kurtuluş Savaşı Destanı, (1965)
-
Şu 1941 yılında (Memleketimden İnsan Manzaraları'nın 3. kitabı), (1965)
-
Dört Hapishaneden, (1966)
-
Rubailer, (1966)
-
Memleketimden İnsan Manzaraları (İlk bölüm), (1966)
-
Memleketimden İnsan Manzaraları, (1966-1967)
-
Kuvayi Milliye, (1968)
-
··Yeni Şiirler
-
··İlk Şiirleri
-
··Son Şiirleri
Bestelenen şiirleri [değiştir]
-
Asker Kaçakları: Grup Yorum (1988)
-
Ceviz Ağacı: Cem Karaca
-
Güneşi İçenlerin Türküsü: Grup Baran
-
Japon Balıkçısı: Ezginin Günlüğü - (Ölüdeniz), Burak Bora - (Badem Gözlüm) (1998)
-
Karlı Kayın Ormanında: Zülfü Livaneli
-
Kız Çocuğu: Zülfü Livaneli
-
Salkımsöğüt: Grup Baran
-
Seni Düşünmek Güzel Şey: Ezginin Günlüğü
-
Seviyorum Seni: Onur Akın
-
Şeyh Bedreddin Destanı: Ahmet Kaya
-
Vapur: Zülfü Livaneli - (Bir Vapur Geçer)
-
Veda: Grup Yorum - (Hoşçakalın Dostlarım), Mikis Theodorakis
Oyunları(1932)
-
Kafatası
-
Bir Ölü Evi (veya Merhumun Hanesi) (1932)
-
Unutulan Adam (1935)
-
Ferhat ile Şirin (1965)
-
Sabahat (1965)
-
İnek (oyun) (1965)
-
Ocak Başında / Yolcu (iki oyun birarada), (1966)
-
Yusuf ile Menofis (1967)
-
Yolcu
Romanları
-
Kan Konuşmaz, (1965)
-
Yeşil Elmalar (yedi yazardan derleme), (1965)
-
Yaşamak Güzel Bir Şey Be Kardeşim, (1967)
-
Ivan Ivanovic Var mıdır Yok mudur?, ()
Fıkraları
-
İt Ürür, Kervan Yürür (Orhan Selim adıyla gazetelerde yazdığı yazılar), (1965)
Masal kitabı
-
Sevdalı Bulut, (1968)