Tevfik Fikret
Tevfik Fikret (24 Aralık, 1867 – 19 Ağustos, 1915), asıl adı Mehmed Tevfik olan Edebiyat-ı Cedide şairidir.
Yaşamı
1888'de Galatasaray Sultanisi'ni birincilikle bitirdi ve yine aynı lisede öğretmenlik yaptı. Devlet dairelerinde memuriyet, okullarda öğretmenlik yaptı. Okul yıllarında başladığı şiirle ilgilenmeyi sürdürdü.
Servet-i Fünun dergisinin çevresinde şekillenen topluluğa katıldı. İlk kitabı Rübab-ı Şikeste (Kırık Saz) 1900'de yayımlandı. Fikret Türk şiirinin Batılı bir kimlik kazanmasında rol oynamıştır.
Abdülhak Hamit Tarhan'ın ve Galatasaray Sultanisi'nden hocası olan Recaizade Mahmut Ekrem'in tesiriyle Batılı anlayıştaki şiire yönelmiştir. Servet-i Fünun anlayışına bağlı şiirlerinde işlediği konular özelikle aşk, tabiat ve günlük yaşamda karşılaşılan bazı küçük sorunlardır.
Servet-i Fünun topluluğunun dağılmasından sonra yazdığı şiirlerde toplumsal konulara yönelir. Bu şiirlerinin ana teması "hürriyet" ve "medeniyet"tir.1901'den sonraysa yöneldiği toplumsalcı nitelikteki şiirlerini topladı.
İlk şiirlerinde sanat için sanat düşüncesinde olan şair, daha sonra ki şiirlerinde toplumcu bir anlayışa yönelir. Toplumu sıkan hürriyetsizliğe karşı yazdığı "Sis" şiiri, büyük yankı uyandırır. Fikret, sanatının bu ikinci döneminde insanları birbirine düşürdükleri için bütün dinlere düşmandır. Tarihe ve kutsal değerlere de karşıdır.Han-ı Yağma adlı şiiri toplumsal olaylara karşı duruşununun en iyi örneklerindendir.
Şiirlerinde çoğu zaman aruz ölçüsünü kullanmıştır. Şiirde beyit bütünlüğünü kırarak anlamın bir beyitte tamamlanması geleneğini ortadan kaldırmıştır. Nazmı nesre (şiiri düzyazıya) yaklaştırmıştır. Fransız şiirinden alınan soneyi şiirlerinde kullanmış, Divan şiirinin müstezat nazım şeklini tanınmaz hale getirerek "serbest müstezat" biçimini geliştirmiştir. Fikret, parnasizm akımından etkilenmiştir ve parnasyenlere bağlıdır.
Fikret'in "manzum hikâye" türünde şiirleri vardır; Balıkçılar, Nesrin, Ramazan Sadakası, Hasta Çocuk.
Çocuklar için yazdığı şiirleri hece ölçüsünü kullanarak yazmıştır ve bu şiirlerini Şermin adlı bir kitapta toplamıştır. Şiirlerini "Rübab-ı Şikeste" ve oğlunun adını verdiği "Haluk'un Defteri" adlı kitaplarda toplamıştır.
1915 yazında uzun süreden beri devam eden hastalığı ilerledi ve 19 Ağustos'ta Türk Şiirinin en büyük şairi henüz kırk sekiz yaşındayken vefat etti ve Eyüp Sultan mezarlığına defnedildi.1961'de ise mezarı Aşiyan'ın bahçesine taşındı.Şu an müze olarak kullanılan Aşiyan'ın bahçesinde, mezarının arkasındaki yazıtta, şairin şu dizeleri kazılıdır:
“ | Ey taş, sen ey kitâbe-i jengîn-i kün-fekân, Bir ser-şikeste heykel-i bül-hevli andıran Vaz'ınla seyr-i hilkat edersin, pür-iştibâh, Etdin mi bâri sen o büyük sırrı iktinâh? Sen bâri anladın mı, sen ey kalb-i zî-huzûr, Hep taş yüreklerin neye âlemde şevk u sûr? |
” |
Edebi Kişiliği
-
Önce Sanat için sanat ardından toplum için sanat anlayışını benimsemiştir.; şiirlerinde medeniyet ve hürriyet gibi konuları işlemiştir.
-
Parnasizmden etkilenmiştir..
-
Nazım şekillerinden ağırlıklı olarak sone ve terza rima yı kullanmıştır.
-
Kullandığı yabancı kelime ve kalıplar nedeniyle yazı dili oladukça ağırdır.
-
Çoçuk şiirlerinden oluşan Şermin adlı kitabı hariç tüm şiirlerini aruz ölçüsü ile yazmıştır.
-
Nazım şekillerinde ve şiirin yapısında yaptığı değişikliklerle şiir dilinin düzyazıya yaklaştırmada rol oynamıştır
Eserleri
-
Rübab-ı Şikeste (1900)
-
Tarih-i Kadim (1905)
-
Haluk'un Defteri (1911)
-
Rubabın Cevabı (1911)
-
Şermin (1914)
-
Hasta Çocuk